Amerika Üçlemesi: Dogville-Manderlay-Şey

Lars Von Trier, Danimarka'nın dünyaya en güzel armağanı herhalde. Ben, maceraya koşulan, duygulara ya da sinirlere oynayan, başı sonu olan filmleri değil; beni sarsan, bir süre sessiz kalmamı sağlayan ve yıllar sonra da bazı sahneleri ve diyalogları aklımda kalabilecek ağırlıkta olan filmleri seviyorum.

Dogville ve Manderlay, bu açıdan farklı ve eşsiz bir sinema deneyimi bence. Aslında Amerika üçlemesi olarak başlayan bir serinin iki filmi, üçüncü henüz yok. İki filmde de konunun geçtiği kasabalar bir tiyatro sahnesinde betimlenmiş. Görünürde duvarlar yok, odalar yok. Filmlerde görmeye alıştığımız para akıtılan dekorlar yok. Filmler şöyle bir sahnede geçiyor;


İnsan başta bomboş bir sahnede çekilen bir filme odaklanmanın zor olacağını düşünüyor; ancak kurgusu ve oyunculuklarıyla filmler seni kendine öyle bir çekiyor ki, bittiğinde "aa film tiyatro sahnesinde çekilmiş," diyorsun.

Dogville ve Manderlay genel olarak özgürlük ve demokrasinin eleştirisi diyebiliriz. "Kitap gibi film" denilebilecek diyaloglarıyla birlikte Trier edebiyatı, sinemayı ve tiyatroyu bir araya toplayıveriyor.

Gangsterlerden kaçan Grace Dogville kasabasına sığınıyor. İnsanların önce koruyup kolladıkları Grace'e karşı tutumlarının nasıl değiştiğini, sosyal psikolojinin nasıl işlediğini izliyoruz film boyunca. Kapitalizmin sert bir şekilde eleştirildiği filmin sonunda gerçek iyiyi ve gerçek kötüyü sorguluyoruz.


Manderlay'de ise Grace köleliğin kaldırılmasından 70 yıl geçmiş olmasına rağmen kölelik kanunlarıyla yaşayan bir çiftlikte kalıyor. Çiftlikteki zencilere özgürlüğün ve demokrasinin ne olduğunu öğretmeye çalışıyor. Ancak, alışmadık götte don durmaz, derler ya, bu sefer çiftlik sakinleri Grace'i sahipleri gibi görmeye başlıyorlar. Trier bu filmde köleliği eleştiriyor mu, yoksa alttan alta destekliyor mu, bu biraz düşündürücü.


Grace'i Dogville'de Nicole Kidman, Manderlay'de ise Bryce Dallas Howard oynuyor. Nicole Kidman'ın oyunculuğu Dogville'i, fikirler ve anlatım ise Manderlay'i daha değerli kılıyor benim gözümde. Üçüncü film gelirse yaşadık, ama Trier şu sıralar kafayı seksle bozmuş durumda; biraz zor.

Holibok filmlerinin cafcaflı havasından biraz sıyrılmak istersen Dogville ve Manderlay bütün gerilim ve heyecanıyla oracıkta duruyor.

Hiç yorum yok:

Bana Yaz

Ad

E-posta *

Mesaj *